Kağan

Geri

Bizi Hatırla (2018)

Blog 22 Ağustos 2025

Film, aslında çok basit bir hikayeyi anlatıyor. Konu basit görünüyor. Hayat telaşına kapılmış bir oğul, yalnız kalmış bir baba, yılların açtığı mesafeler… Ama o sadeliğin içinde bizi paramparça eden bir gerçek var. Biz çoğu zaman "önemli" sandığımız işlerin, telefonların, toplantıların arasında en değerli olanı; bizi var eden insanları unutuyoruz. 

Filmde oğul, babasının yanında değilken bile, izleyici olarak biz onun suçluluğunu sırtımızda taşıyoruz. Bir sahne vardı, çok çarpıcı. Baba, oğluna bakıyor ve yüzünde o kırgın ama sabırlı ifade var. Hani derler ya, "asla söylemez ama hissedersin." İşte tam öyleydi.

Bu hikaye sadece bireysel bir “ihmal” meselesi değil. Kapitalist düzen, bizi sürekli çalışmaya, yetişmeye, üretmeye zorluyor. Bize “başarı” diye dayatılan şey, aslında bizi en kıymetli bağlarımızdan koparıyor. Zamanı çalıyor. O yüzden filmde oğlun işine gömülmüş halleri bana yalnızca kişisel değil, toplumsal bir trajedi gibi geldi. Hepimiz sistemin çarkları arasında sevdiklerimizi unutuyoruz. Çalışmak, üretmek, bir yerlere yetişmek derken, en değerli şey olan sevgiyi ve aileyi ikinci plana atıyoruz. Emek veriyoruz ama o emeğin sonunda dönüp baktığımızda en çok ihmal ettiğimiz yine en yakınlarımız oluyor.

Ve final… O sahnelerde, gözyaşlarıyla birlikte içimde hem pişmanlık hem de garip bir umut belirdi. Çünkü film, kaybetmeden önce hatırlamayı öğütlüyor. Belki de bu yüzden Bizi Hatırla, aslında hepimize yazılmış bir mektup.
 
Kendime notlar:

  • Biz, anne babamız hayattayken onların yanında ne kadar varız? Onları görmek, dinlemek, basit bir "nasılsın" demek için gerçekten çabalıyor muyuz?
  • Babanın sessizce içine attıkları, oğlunun ise "hayat telaşı" bahanesine sığındığı anlar bana çok tanıdık geldi. Hepimizin hayatında böyle bir dönem var, ya evlat rolünde ya da anne baba rolünde.

Gallery

Comments