- Kızma canım bir soru daha soracağım. Kaç yıldır burdasın sen ?
+ Bu sene tam 16 yıl oluyor.
- Yapma be.16 yıl yiyecek ne suç işledin ?
+ Sen salak mısın be. Ben gardiyanım kardeşim. Benle mahkumu bir mi tutuyorsun ? Kardeşim ben maaş alan bir adamım.
- Yaaa. Vay be. Ey Ulu Tanrım, iyi kötü bir maaş bağla hapiste bile kendini özgür hissedebiliyor insan.
Bana Bir Şeyhler Oluyor (2003)
Yılmaz Erdoğan bu oyunla izleyicisini bir sirk çadırına değil, kendi iç labirentine davet ediyor. İçinde yaşadığımız düzen, deliyle normali, suçluyla memuru, özgürle mahkûmu öyle iç içe geçmiş bir yapıya oturtmuş ki… Roller karışıyor. Gardiyan ile mahkûm arasındaki fark sadece "maaş"la çiziliyor. Oyunun en unutulmaz repliklerinden biri de zaten bunu çok net biçimde anlatıyor..
"Bana Bir Şeyhler Oluyor", sadece politik taşlamalarla dolu bir oyun değil; bir içe dönüş ritüeli. İçindeki "şeyh" aslında senin çocukken inandığın masumiyet, ergenken reddettiğin gerçeklik, büyüyünce üstünü örttüğün vicdan. O yüzden oyunun adı çok yerinde: Bir şey oluyor, ama ne oluyor? Tanım yok. Çünkü tanımı koyacak olan biziz. Ama o tanımı yapacak kadar kendimize hakim miyiz?
Belki de Yılmaz Erdoğan, bu oyunla bize bir tür ayna tutuyor. Ama camı kirli, çerçevesi paslı bir ayna. Temizlemek senin işin. Eğer aynaya uzun bakarsan, belki "ben deli değilim" diyebilirsin. Ama aynı anda “o zaman neden bu kadar çok delilik gördüm?” sorusu da gelip boğazına oturur.
Aynı taş duvarlara yaslanmış, aynı kantinden çay alıyorlar belki de. Özgürlük, sadece gökyüzüne bakabilme mesafesiyle mi ölçülüyor? Kendine ait olmadığın bir yerde, senin olan tek şey maaşınsa, aitlik hissi illüzyona dönüşür. Ama ne gam… İnsan bazen kendi hapishanesinde huzuru bulmaya çalışır. Belki de hepimiz gardiyanız. Sadece üniformamız yok..
İzledikten Sonra Kendime Notlar:
"Bana bir şeyhler oluyor" bazen bir aydınlanma, bazen bir çürüme belirtisidir. Hangisi olduğunu fark etmek, ne kadar ‘uyanık’ olduğuna bağlı.
Bazen delilik, sadece mantığın hüküm süremediği bir hakikattir.
Sistem kendi içine çökerken, ona en fazla tutunanlar hala bir maaşa güvenenlerdir. Ne acı.