Kağan

Geri

Mia aioniotita kai mia mera 1998

Blog 20 Ekim 2017

zaman nedir?
"dedeme göre zaman bir çocukmuş..ve sahilde iskambil oynarmış.."

-yarın ne kadar diye bir soru sormuştum Anna hatırladın mı?
+sonsuzluk ve bir gün kadar...
-duyamadım?
+sonsuzluk ve bir gün kadar...
---------------------------------
"neden, anne... neden hiç bir şey beklendiği gibi olmadı neden? neden çürüyüp gider insan sessizce... acıyla ihtiras arasında parçalanarak? ben neden hayatımı sürgündeymiş gibi geçirdim? kendi ana dilimi konuşma şansım varken, neden bu kadar seyrek döndüm ülkeme? kendi dilim varken hala kayıp kelimeleri bulabilecek ya da sessizliğin içinden unutulmuş kelimeleri çıkarabilecekken neden sadece ve sadece kendi ayak seslerimi duydum evin içinde? neden? söyle bana, anne... insan neden öğrenemez sevmeyi?"
-----------------------------------
ona gözden ibaretmişim gibi baktım.
ona elden ibaretmişim gibi dokundum.
Kaybedilmiş muhteşem bir sevgili.. onun hakkını çok sevmesine rağmen veremeyen bir adam.. hayata dair tek 
umudunu kızına bağlamış, ama kızı da bir zırtapozla evli bir adam..
hayatta en mutlu olduğu anları yaşadığı evi yıkılmak üzere olan bir adam..
ölümcül bir hastalığa yakalanmış bir adam..
ufacık bir arnavut çocuğunun ufak kalbine sığınmış, ve onu yeni dünyaya yolcu etmiş bir adam..
(hepsi aynı adam..!)
Bilirsiniz bazı filmler sizin için özeldir, o film başkalarınca hoş bulunabilir ya da ilginç gelebilir, ama sizin tüm benliğinizi sarar, hatta bazen ana karakteri ile özdeşleşir, filmin soundrackını cep telefonunuza yüklemekle kalmaz, müzisyenini deli gibi araştırırsınız. Sonra aynı araştırma bu kez yönetmene yönelir. Bir de bakarsınız ki yönetmenle sanki bir randevuda buluşarak ruhen kaynaşmış ve uzun yılların dostluğuna yelken açmışsınızdır.. İşte Angelopoulas’la düşünce ve ruh kardeşliğim böyle başladı. Tabi ayrılmaz parçası Eleni Karaindrou ile birlikte. Bu kadın en üst düzey film müzikçisi, o muhteşem yaratımıyla, filmin mesajını, kurgusunu ve derinliğini ikiye katlıyor. Bir duygu patlaması yaşatıyor seyircide. Theo ustanın dünyasına girdiğimde, ‘Kumpanya’ da bilmediğim Yunan yakın tarihini ve faşizme karşı Yunan direnişçilerin sosyalist mücadelesini öğrendim. ‘Ağlayan Çayır’da bizdeki gibi, yine faşist cunta, yine işkenceler. Aslında bu filmler tarihsel bir üçleme. Ağlayan Çayırda 2.dünya savaşına kadar Yunan tarihini görürken, Zamanın Tozu’nda aile üyelerinin tüm Avrupa’ya “zamanın tozu”yla dağılması ve çağdaş dünyanın tüm dertlerine tanıklık ediyoruz. Ulyssesin bakışı’nda balkanların acılar içinde parçalanmasını izliyoruz. Bu filmde bir ayrıntı yakaladım, 1995 yapımı film ve içinde ana kahraman, iç geçirerek “Yunanistan bitti artık” diyor. 2010 larda ise biliyorsunuz ki bu ülke krize girerek aç kaldı, ekonomik bir kaos yaşadı ve
şimdi Avrupa kredisiyle ayakta durmaya çalışıyor. Belki de Theo usta, Yunanistan’ın gittiği yeri görmüştü; tesadüf olamaz. Serseri bir motosikletlinin çarparak 77 yaşında bizden ayırdığı Theo ustanın filmlerinde yakaladığım bir şey daha var, bunu da kimseden okumadım duymadım, her filminde mutlaka bir Eleni kahramanı var. Müzikçisi detesadüfen Eleni, ayrıca gerçek kızı da Eleni..Bir çok filminde sarı yağmurluklu üç bisikletli var, bu filmde çok açık, ama diğer filmlerinde belli belirsiz görünüyorlar. Görünen bu üç sarı yağmurluklu bisikletli, Theo ustanın Kader Tanrıçaları'nı temsil etmekte. Bunu yani Yunan Mitolojisini anlamayan bilmeyen birisi açısından bakıldığında film hakkında hiç bir şey anlamadığını göreceksiniz.Her filminde de tek ve sessiz bir uzun plan sekans var. Bazı seyircilerin sıkılıp anlam veremediği bu uzun planlara, Theo usta,” yoğun derinlik ve anlam/duygu bombardımanı arasında seyircisini dinlendirip, daha hoş bir tat almasını ve yormadan düşünmesine fırsat vermek için” olduğunu söylüyor. Bence çok mükemmel planlar bunlar. Bu filmdeki düğündeki dans eden gelin-damat, ağlayan çayırda sallarla yapılan cenaze töreni, Ulissesin bakışında Lenin’in büyük bir heykelinin vapur içindeki yolculuğu, ‘Leyleğin geciken adımı’nda direklere aynı anda çıkan tamirciler tam bir görsel şölen..Hele final sahnesi(otobüs sahnesi) için eleştirmenler ikiye ayrılmış, böyle bir görkemli, Nirvanaya ulaşmış, gizemli ve muhteşem finali Theo ustanın bilinçli bir yaratımı olduğunu savunanlar ile bu müthiş kombinasyonun bir araya gelmesinin tesadüf olduğunu ileri sürenler. Galatasaray hak ederek mi Avrupa kupasının aldı yoksa tesadüf müydü gibi..Söylenecek o kadar çok şey var ki..Bitiriyoruz. İyi ki bu Dünyaya geldin Theo usta..
hey! selim
bu gece bizimle olamaman ne acı
hey! selim
korkuyorum selim
deniz çok büyük
gittiğin yerde bizi ne bekliyor selim?
gideceğimiz yer neye benziyor?
ya orda da dağlar, vadiler
polisler, askerler varsa...
biz hiç geriye bakmadık
şimdi tek görebildiğim deniz
uçsuz bucaksız deniz…
gece annemi gördüm rüyamda
kapının eşiğinde duruyordu gözyaşlarıyla 
noel’di ve çanlar çalıyordu
dağların üzerinde karlar vardı
keşke burada olsaydın
bize eskisi gibi limanlardan
marsilya'dan, napoli'den
şu koca dünyadan bahsetseydin
hey! selim, anlat, anlat bize
şu koca dünyayı...
hey! selim, konuş, konuş bize...

Gallery

Comments