Aziz Nesin Moskova’ya gitmiş. Çevirmen olarak Türkoloji’yi yeni bitirmiş Vera adlı genç bir kızı vermişler yanına.
”Ne kadar şanslıyım,” demiş Vera. “Mezun olur olmaz sizin gibi ünlü bir yazara çevirmenlik yapıyorum. Üstelik iki gün sonra Yaşar Kemal geliyor, onun çevirmeni olarak da beni görevlendirdiler. Türkçemi ilerleteceğim.”
"Boşuna sevinme," demiş Aziz Nesin. "Yaşar Türkçe bilmez."
"Türkçe bilmez mi?"
”Bilmez.”
İki gün sonra Yaşar Kemal’i karşılamış Vera.
Yaşar Kemal, "Merhaba, bacım," demiş. Sarılmış Vera’nın boynuna. Yanaklarından öpmüş. Şakır şakır konuşmaya başlamış.
Vera şaşırmış:
"Ne kadar güzel Türkçe konuşuyorsunuz."
Şaşırma sırası Yaşar Kemal’e gelmiş:
”Anlamadım…”
”Sizin Türkçe bilmediğinizi söylemişlerdi de…”
Yaşar Kemal gülmüş:
"Haa… Demek Aziz Moskova’da !"
Aktaran: Ülkü Tamer, Aydınlık Kitap, 18.07.2014
"niçin bu kadar öldürmeyi, yok etmeyi, parçalamayı seviyor insanlar? insan yumuşak başlı, iyilik dolu bir yaratıktır, ağız dolusu gülen, yürek dolusu ağlayan, iliklerine kadar duygulanan, seven bir yaratıktır insanoğlu... bu öldürme, yok etme, öfke, öç, sevgisizlik neden? niçin koparıyorlar çiçekleri, birisi tok da yüz bini niçin aç, o tok da bu kadar gözün altında, öfkenin içinde iflah oluyor mu? tok olan niye bu kadar ahmak?"
"en güzel şiir barıştır diyen, hayatı boyunca bunun savaşını veren Yaşar Kemal'e nasip olmadıysa barışı görmek, bizim hiç şansımız yok."
"deri yüzücüler, gittikçe azıtıyorlar. bekleyin, bekleyin ki, daha neler gelecek başımıza. onlar bizi söyletmeyecekler. kendileri konuşacaklar. yalanlarıyla halkı daha, daha uyutacaklar. onlar, milliyetçi olacaklar, evet onlar, onlar ki birkaç sömürücünün kesesine satmışlardır vicdanlarını. onlar vatansever geçinecekler, ne kadar gerilik varsa sırtlarını ona dayayıp... halkımızın böyle kalması, ezilmesi için ellerinden geleni de gelmeyeni de yapacaklar. sabahtan akşama kadar millet, vatan, halk diye bağıracaklar. halkı sevdiklerini söyleyecekler. tarihimiz boyunca halkımız için bir tek güzel şey, köy enstitüleri açılacak, onu kapattıracaklar. kapatanları da kutsal birer yaratık gibi halka yutturmaya çalışacaklar. "
31 ocak 1962
"bizi düşünmeye alıştırmamışlar. üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. düşünmeye çalışanları da hep öldürmüşler..."
Livaneli'nin dediği gibi " bu topraklar Yaşar Kemal çapında bir usta çıkarmış, sonsuzluğa kadar dünya edebiyatına hediye etmiş; bununla sevinmek, övünmek gerekmez mi?"
İyi ki doğdun!