Kağan

Geri

Zorba ?

Blog 16 Mart 2020

“Peki sen neden yazıp da, bize dünyanın bütün sırlarını anlatmıyorsun. Zorba?
— Neden mi? Çünkü ben, senin dediğin o bütün sırları yaşıyordum ve yazmaya vaktim yok da ondan. Bazen dünya, bazen kadın, bazen şarap, bazen santur... Onun için, şu saçmalar yumurtlayan kalemi ele alacak zamanım yok. Böylece de dünya kâğıt farelerinin ellerine kaldı; sırları yaşayanların vakti yok; vakti olanlar ise sırları yaşamıyorlar. Anladın mı?”
“Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilirmisin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan, avara et ve korkma! Tanrı, baş şeytandan çok yarım şeytandan iğrenir!”
“Zorba, başını salladı:
Hayır, özgür değilsin, dedi. Senin bağlı bulunduğun ip, öbür insanlarınkinden biraz daha uzun; hepsi bu kadar! Senin patron, uzun ipin var, gidip geliyor, kendini özgür sanıyorsun. İpi koparmadın mıydı da...
Zorba'nın sözleri, içimdeki açık bir yaraya dokunup acıttıkları için inatla,
— Birgün koparacağım! dedim.
— Güç, patron, çok güç! Bunun için delilik gerek, delilik, duyuyor musun? Ya hep, ya hiç! Ama sende beyin var, ve seni bu yiyecek. Aklın bakkal senin, defter tutuyor, bu kadar verdim, bu kadar aldım; kâr şu kadar, zarar bu kadar diye yazıyor. Yani, iyi bir sahip, her işi sermiyor, her zaman arkayı kolluyor. Hayır, ipi koparmıyor rezil, onu sıkı sıkı elinde tutuyor, kaçırırsa mahvoldu demektir zavallı, mahvoldu demektir! Ama, ipi koparmadıkça, hayatın ne tadı vardır, söyler misin bana? Papatya papatyacıktır; rom değil ki dünyayı altüst etsin!”
ZORBA
“İnsan canavardır!” diye bağırdı ve sopasını şiddetle taşlara vurdu.
“Büyük canavar! Zatın bunu bilmiyor.
Bütün işlerin yolunda gitmiş, ama bir de bana sor.
Canavar, diyorum sana! Ona kötülük mü ettin? Senden çekinir ve titrer.
İyilik mi yaptın? Gözlerini oyar…
Aradaki uzaklığı koru patron! İnsanlara umut verme.
Hepimizin eşit olduğumuzu, hepimizin eşit haklara sahip bulunduğumuzu söyleme; çünkü hemen senin hakkını çiğner, elinden ekmeğini kapar, açlıktan gebermeye bırakırlar seni.
Ben senin iyiliğini isterim, aradaki uzaklığı koru patron!”
Boğulmuş bir halde, “İyi ama, hiçbir şeye inanmaz mısın sen?” dedim.
“Hayır, hiçbir şeye inanmam! Sana kaç kez söyleyeceğim?
Zorba’dan başka hiçbir şey ve hiç kimseye inanmam.
Zorba, ötekilerden iyi olduğu için değil, asla! O da canavardır.
Zorba’ya inanırım ama. Çünkü yalnız ona sözüm geçer. Yalnız onu bilirim.
Bütün ötekiler hayaldir. Ben, onun gözleriyle görüyor, kulaklarıyla işitiyor, bağırsaklarıyla sindirim yapıyorum.
Bütün ötekiler hayaldir diyorum sana! Ben ölünce hepsi ölür. Bütün Zorba dünyası güme gider…”
Alay ederek, “Amma bencillik be!” dedim.
“Ne yapayım patron? Bu budur. Bakla yedim, bakla söylerim. Zorba’yım. Zorbaca konuşuyorum.”
Ses çıkarmadım, Zorba’nın sözleri, üzerimde kırbaç etkisi yapmıştı.
Bu kadar güçlü olan ve insanlardan bu kadar iğrenebilen, bununla birlikte, bu kadar keyifli olup onlarla görüşebilen bu adamı süzüyordum.
Ben ya keşiş olmalıydım ya da insanlara dayanabilmek için onları yapma kanatlarla süslemeliydim.

Nikos Kazantzakis

Gallery

Comments